Bu da arkadaşım İdil; Ebru Teyzem ile Özgür Amcamın biricik kızları. Şu anda Hollanda'da olduklarından çok fazla görüşemiyoruz, ama Internet'den görüşeceğiz bir süre artık. İkimiz de babalarımızın kucağında pek keyifliyiz. Aramızda kalsın; acıkınca bir bağırıyor, yer gök inliyor. İdil'in web sitesine de yandaki link'i tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Böyle kod mu yazılır babam ya? Şurada sonsuz döngüye girdirmişsin programı, çakacakmış vallahi uygulamaya alınsa. Ben yokken sen nasıl çalışıyormuşsun hayret ediyorum vallahi.
İstanbul'dan uçağa bindim, hopppp İzmir'deyim... Şimdi de İzmir'den bindim, hoppp İstanbul'da olacağım. Dur şu cepteki dergiyi alayım da resimlerine bakayım biraz. (Annem ve babamın notu: Resimde uslu uslu durduğuna bakmayın siz, yolculuğun büyük bir kısmında zaptedemedik, tüm uçak da bizi tanıdı...)
Kendileri etleri gotururken verdiler bir kemik elime onu siyirmakla ugrasiyorum; sebep? Sadece dort disim varmis. Neyse, surada birazcik daha et kalmis, kemigi kaptirmadan onu da siyirayim bari.
Su arka tarafimda gordugunuz Istanbul Bogazi. Ortakoy'de baslayan yolculugumuz Rumeli Hisari'na kadar surecek ve oradan Anadolu Yakasi'na gecerek biberonda mamamizi yiyecegiz ve turumuza devam edecegiz.
Su yan yatma olayini daha yeni yeni kesfettim. Devrilecekmisim gibi geliyor birdenbire; en iyisi simdilik tutunayim da devrilip uyanmayayim misil misil uyurken.
Son anda ayagi yana attim da, yilin frikigini engelledim; yoksa site en az 6 ay kapama cezasi alirdi. Bu devirde babana bile guvenilmeyecegini anladim.
Bakin bakin cikariyorum yine... Hopppp... Sabahtan beri dili yakalayacaklar diye pesimdeler... Upppssss... Bu sefer dil disarida yakalandim galiba; neyse artik baska numaralar yaparim.
Bu deniz olayı gerçekten de çok eğlenceliymiş. Seneye inşallah yine yaz tatiline çıkarız, hem o zaman kumdan kale ve kum havuzu gibi inşaat faaliyetlerinde de bulunuruz.
Tatil için Didim'e geldik; burası oldukça güzel, deniz yüz numara, kumsal da şahane. Ortamlar da güzel, ama pek erken yatmaya gidiyoruz, şu animasyonlara falan katılsak fena olmayacak aslında.
Tam Salih Dedem ile başbaşa fotoğraf çekilecektik; kuzenlerim Banu ve Berk de koşarak geldiler. Eminim Buket de İstanbul'da olmasaydı şimdi bu poza girerdi.
Artık yoğurt yemeye de başladım. Her gün benim için özel yoğurt hazırlanıyor ve afiyetle yiyorum. Yerken de ağzımın etrafına biraz bulaştırıyor olabilirim, ama olacak o kadar, ben daha bebeğim!
Neredeyse 4 ay oldu şehir dışına bir adım atmadık; hep İstanbul, hep İstanbul bir yere kadar. Sonunda beni Ankara'ya getirdiler; bir ilgi, bir alaka sormayın gitsin... Beni o kadar sevdiler ki salonun tam ortasında bana özel yer bile tahsis ettiler...